Geçtiğimiz üç hafta boyunca İstanbul dışındaydım, bu üç haftanın ilk iki haftasında bir eğitim için Aydın'da ardından da bayram tatili için memleketim olan Denizli'deydim. Bu yazımda Aydın'da Adnan Menderes Üniversitesi Bilgi İşlem Dairesi Yazılım Ekibi'ne vermiş olduğum eğitim sürecinden bahsediyor olacağım.
Aydın Ege Bölgesinin inciri ve zeytini ile ünlü güzel küçük bir şehri. Eğitim ya da seminer nedeni ile olmasa da daha önce bir kaç defa gitmiş dafalarca da içinden geçmiştim Aydın'ın, her geçtiğimde Aydın'ın hemen hemen her yerinden görünen bir tepeye kurulu olan Adnan Menderes Üniversitesi'ne gitmek istemiştim ama bir türlü oraya yolum düşmemişti, ama bu sefer direkt oraya gidiyordum ve hem de iki haftalığına gidiyordum. Aydın'da son derece yağmurlu bir hava beni karşıladı, "bardaktan boşalırcasına yağmur" derler ya işte aynen öyle bir yağmur kalacağım yere zar zor gidebildim. Üniversite çalışanlarına eğitim vereceğim için doğal olarak Adnan Menderes Üniversitesi Konuk Evi'nde misafir edildim, Konuk Evi fazla gösterişli değildi ama daha önce kaldığım pek çok gösterişli ve bilindik otellerden daha fazla rahat ettiğimi söyleyebilirim bir de geceleri harika bir manzarası vardı aşağıda bu manzaradan bir kaç kare görüyorsunuz.
Sabah olduğunda Bilgi İşlem Daire'sinde çalışan arkadaşlarla tanışma ve gerçekleştirdikleri işleri görme fırsatım oldu. Pamukkale Üniversitesi'nde çalıştığım yıllarda hayallerini kurduğumuz ve şu anda da oradaki arkadaşlarımın geçekleştirmek için yoğun çaba harcadığı işlerin bir üniversitede gerçekleşmiş olduğunu görmek beni gerçekten mutlu etti. Bu işlerin arkasında Bilgi İşlem Dairesi Yazılım Şube Müdürü Yılmaz Suçeken'in inanılmaz emekleri söz konusu. Yılmaz Bey işleri oldukça güzel bir şekilde analiz edip ardında da bu analiz doğrultusunda projeleri geliştirmeyi yaşam biçimi haline getirmiş ve kurmuş olduğu ekipte de bu yaşam tarzı benimsenmiş durumda, işler önce analiz ediliyor ardından Visio'da diagramları çiziliyor sonra da program yazma işine başlanıyor, yani bizim MSF (Microsoft Solution Framework) seminerlerinde örnek olarak gösterebileceğimiz bir ekip Adnan Menderes Üniversitesi Yazılım Ekibi. Ekip işlerini oldukça iyi yapmakla beraber işyeri dışında da harika insanlar hemen hemen her akşam bir yerlere gidip sohbet etme fırsatımız oldu hatta bir gün tavla turnuvası bile gerçekleştirdik. Sonuç ne mi oldu? İşin burası gizemli kalsın bence...
Eğitimleri Adnan Menderes Üniversitesi Aydın Meslek Yüksekokulu'nun binasında gerçekleştirdik ve böylece oradaki öğretim görevlileri ile de tanışma fırsatım oldu. Adnan Menderes Üniversitesi çok büyük bir üniversite olmamasına rağmen yapılan işler gerçekten büyük ve beni etkiledi, Meslek Yüksekokulu'nda eğitimlerde kullanılan araç gereçler son teknoloji ve oldukça kaliteli, örneğin eğitim verdiğimiz salonda akıllı tahta vardı, ama biz onu kullanmadık yeni bir tane tahta yaptırdık o ayrı bir mesele... Eğitimlere Aydın Meslek Yüksekokulu'ndan Erkan Güler'de katıldı, Erkan Bey okulun en değerli öğretim üyelerinden biri ve iyi bir yazılımcı, şu anda Aydın Meslek Yüksekoku'nda kullanılan sınav sisteminin yazarı aynı zamanda kendisi. Okulda şöyle bir sınav sistemi var, öğrenciler her sınavda program tarafından belirtilien sınıfa ve program tarafından belirtilen yere oturmak zorunda ve var olan sorular da harmanlanıp farklı gruplar ortaya çıkartılabiliyor, nasıl sistem bir yerden tanıdık geliyor mu?
Bir üniversiteye kadar gidip eğitim verip seminer vermeden dönmek olmazdı ben de bu misyon çerçevesinde What is SharePoint? seminerimi bir de Adnan Menderes Üniversitesi'nde gerçekleştirdim. Bayram önü olması nedeni ile seminere sadece öğretim üyeleri katıldı resimlerin tamamını Facebook'ta oluşturduğum albüm üzerinden paylaştım, pek çoğu SharePoint'i ilk defa görüyordu ama buna rağmen sunum sonunda oldukça güzel sorular geldi ve şunu söyleyebilirim SharePoint akademisyenlerden tam puan aldı ve oldukça beyeni topladı.
Aydın'a kadar gitmişken Aydın'a yakın gezilip görülebilecek yerlere de uğrama fırsatım oldu bunlardan bir kaçı daha önce gittiğim bu sebeple fazla zaman kaybetmediğim Efes Harabeleri ve Meryem Ana Evi. Daha önce bu güzel ve sizlere de önerebileceğim yerleri gezme fırsatım olmuştu ama Denizli'ye geri dönünce aklıma Şirince adında bir köy olduğu ve Selçuk'un merkezine oldukça yakın olduğu gelmişti ve oldukça üzülmüştüm ama bu sefer bu fırsatı kaçırmadım ve Şirince'ye gittim. Şirince'ye giderken dağların arasından dar ve oldukça bozuk bir yoldan gidiliyor yol boyunca sağda solda zeytin toplayan köylüleri görme fırsatınız oluyor ve sofrada bazen aklımıza bile gelmeyen zeytin tanelerinin, toplanırken ne gibi zorluklarla karşılaşıldığını görüyorsunuz. Dağa biraz tırmandıktan sonra Şirince, adı gibi müthiş evleri ve şarap kokan sokakları ile karşınıza çıkıveriyor ve o anda oraya çıkarken bozuk ve dar yolda çektiğiniz çileyi unutuveriyorsunuz. Şirince'nin ana gelir kaynağı yöre üzüm ve meyvelerinden üretilen üzüm ve meyve şarapları hatta Türkiye çapında ün yapmış meyve şarapları da mevcut ve oldukça lezzetli olduğunu da buradan belirtmeliyim. Şirince'de hemen hemen herkes şarap satıyor ve neredeyse her evin altında bir mahzen var, mahzenlere girip istediğiniz şaraptan istediğiniz kadar tatma şansına sahipsiniz ama ben araba kullanmak zorunda olduğum için bu şansı değerlendiremedim ne yazık ki, Şirince'ye gitmeye karar verirseniz otobüs ya da arabanızı kullanacak başka biriyle gitmenizi tavsiye ederim. Şirince'nin bir diğer gelir kaynağı da Zeytin ve zeytin ürünleri, bunlardan biri de sabun, oldukça güzel saf ve hediyelik sabunlarda Şirince'den temin edilebiliyor. Lafı fazla uzatmadan sizleri Şirince fotoğrafları ile baş başa bırakayım...